YÖRESEL KELİME VE SÖZLER
YEREL ATASÖZÜ VE DEYİMLER
Ağzı açığın malını gözü açık yer
Akıllı düşünene kadar, deli oğlunu everir
Buğday ekmeğin yoksa, gülen yüzünde mi yok
Çorbada bozuk giden, goşafa kadar bozuk gider.
Devenin üstünde kuduz dalanmış.
Deveye kalk demişler; bir dam ile, bir çardak yıkmış
Elin ekmeği kanlıdır, silebilen yer.
Elmayı soyda ye armudu say da ye.
Harman kabarır, sahibi kubarır, kile verir haberi.
Harmanda dirgen yiyen sıpa, erken gelir sapa
Merkebin canı yandığı zaman, atı kor geçermiş
Ortak inekten, ayrı buzağı iyidir.
Öğünme çörtük, seni de gördük.
Öküze boynuz yük olmaz.
Saksağandan keklik olmaz.
Sarımsağı nerde yidiysen orda kokut.
Yükün ağırını goca öküz çeker
YEREL KELİMELER
A
Avırt : Yanağın ağız içindeki kısmı.
Aydınmak : Söylenmek, kendi kendine konuşmak.
Az buçuk : Biraz.
B
Babba : Küçük çocuk ayakkabısı.
Babıç : Ayakkabı.
Bağırdak : Üstünü batırmaması için çocuğu takılan önlük.
Bezmek : Usanmak.
Beldir beldir : Gözlerini kırpmadan iyice açarak bakmak.
Belinlemek : Havale geçirmek.
Bıcımık : Çok azıcık.
Bılla : Abla. (mecazi: ağa karısı)
Bızaa : Buzağı.
Bi dıkım : Bir lokma.
Bi dostluk : Bir satımlık.
Bibi : Hindi.
Bicik : Meme.
Bingeşme : Üst üste gelme.
Bisel : Azıcık, biraz, (bisel baksana-biraz baksana).
Boduç : Testi. (topraktan yapılan iki ağızlı su kabı)
Boğasak : Döllenme isteyen ineğin durumu.
Böğelek : Sığırlara musallat olan bir sinek.
Börttürmek : Haşlamak.
Buba/bıba : Baba.
Bucak döşeği : Büyükçe yün minder.
Bunngunluk : İç sıkıntısı.
Burgaşık : Dolambaçlı.
Buymak : Donmak.
Bülüç : Tavuğun küçüğü (ferik).
Büngüldeme : Suyun dışarı çıkması.
C-Ç
Carcur : Fermuar.
Cansızat :Bisiklet.
Cascavlak :Tamamen çıplak.
Cımıcık :Azıcık, birazcık.
Gıncırık : Tahtarevellinin prototipi.
Cımbıldak : Yalaka, hileci, oynak karılara benzeyen, olumsuz.
Cipolmazsa : Şayet.
Cibi : Civciv.
Civrişmek : Yanarak bükülmek. Buruşmak.
ÇİLKİM : Üzüm salkımının bir parçası.
Combulak : Takla atmak.
Çağşır : Kıldan yapılma pantolon.
Çakıldak : Küçükbaş hayvanların arkasındaki gübre parçaları.
Çapıt : Bez.
Çatma : Harman döven malların birleştirilmesi.
Çavış : Huni.
Çebiş(ç) : Keçinin küçüğü.
Çec : Samandan ayrılan tohum yığını.
Çelibaa : Kocanın erkek kardeşi.
Çığrınmak : Bağırmak.
Çımkışmak : Vücuttaki etin uyuşması.
Çilbir : Yular.
Çitemik : Dalları kırılacak kadar bol meyveli ağaçlar için söylenir.
Çitme : >Binek hayvan tekmesi
Çiye : Meyvelerin içi.
Çökeşlemek : Yürürken düşmek.
Çokeşmek : Diz dize oturmak. Bayramlarda topluca yemek ve sohbet etmek.
Çörtük : Mahsul aralarında bir ot ismi.
D
Daban : Ayakaltı.
Dağlayan : Isırgan otu.
Dalölen : Güpegündüz.
Dam : Ceza evi.
Dakım : Sigara ağızlığı.
Damızlık : Yoğurt mayası. (az miktardaki yoğurt).
Dandik : İpe sapa gelmez, serseri.
Dastar : İnce başörtüsü.
Dayfalmak : Mide bulantısından gelen sersemlik.
Debennemek : Bilmeyerek sağa sola düşmek, şaşırmak.
Degetti(değetsin) : Çok şahane, çok güzel, mükemmel.
Degidi de : Biraz eleştirerek, kızarak tenkit etme.
Delbek : Darbuka.
L-M
Lak lak : Büyük toprak testi.
Masavıt : Anlayışsız, ruhsuz.
Mavrı : Meyvaların ham şekli, cevizin yeşil hali
Meh : Al şunu.
Mehel : Layık.
Mesmursuz : Sözünü bilmeyen.
Mızıklamak : Caymak.
Mücüde : Müjde.
N
Nah : İşte.
Naha : Beddua.
Nallıma : Takunya.
Narasın : Mümkün değil.
Nedibatın : Ne yapıyorsun.
Neliklerle : Ne zor şartlarla.
Nişteban : Ne yapıyorsun.
O-Ö
Oku : Düğün davetiyesi.
Oncaz : O kadarcık.
Oturago : Oturadur.
Öngürde : Yanında, orada.
Önkü : Şu, bu, yanındaki, elindeki.
Önküre : Orası
Önücek : Bulaşık önlüğü.
Öveç : Bir yaşında erkek keçi.
P-R
Pambık : Pamuk.
Peke : Çit.
Peket : Kapat.
Pontur : Pantolon.
Pırdolayı : Çepe çevre.
Pisin pisen : İnce ince.
Potak : Manda yavrusu.
S-Ş
Sabaala : Sabahleyin.
Sağlım : Süt veren hayvan.
Samra : Hayvan gübresi, ters.
Senit : Ağaçtan yapılmış hamur açılan yuvarlak ayaklı sini.
Sıveşlemek : Sıvazlamak.
Sındı : Makas.
Sırım : Sicim.
Siin : Kadın elbiselerinin kenarlarından sarkan örülü ip.
Sö(ğ)ven : İnce uzun dal.
Susak : Su kabağından su kabı.
Sus bi : Susar mısın.
Şevte : Siftah.
Şippek : Terlik.
Silbenç : Beşiklerin altına konan topraktan derin kâse.
Seyirtmek : Koşmak.
Şippedek : Beklenmedik bir anda.
Susak : Ağaçtan oyma, kulplu su kabı.
T
Taca : Daha.
Tacana : Henüz.
Tavsamak : Tarlanın tavlanmaya başlaması, ekilecek hale gelmesi.
Tamşalık : Harabelik.
Tengerek: : Kirman (yün eğirmek için kullanılır).
Teptirmek : Tepelemek..
Tengildemek : Zıplamak
Tokuç : Çamaşır yıkama tokmağı.
Tortopacık : Yusyuvarlak.
Turkmak : Takılmak. (genellikle yerken ve içerken boğaza düğümlenme)
Tülütombak : Şeftali.
Tüpürdiyerek : Heyecanlanarak kalkmak.
U-Ü
Ufra : Hamurun üzerine serpilen un.
Ünnemek : Çağırmak.
Ünmek : Toplaşmak.
Üsküfe : Üç etek.
Uruba : Ceket.
Üzerlik : Genel olarak nazarlık için kullanılan yuvarlak bitki tohumları.
V-Y
Velesbit : Bisiklet.
Yaba : Harmanda tane ile samanı ayırmada kullanılan ağaç kürek.
Yabaltı : Saman yüklemede kullanılan altı parmaklı ağaç dirgen.
Yağlık : Mendil.
Yağşanmak : Hakaret derecesinde kendi kendine konuş
Yanıba : Yanıyor.
Yanıgara : Kanser, bazı yerlerde cehennem, iyi olmayan hastalık, felç.
Yargın : Sırt, omuz.
Yavsı : At sineği.
Yellmek : Gençlerin başıbuyruk hareket etmesi.
Yönyöş : Gelinlik ve damatlık urba, kestirmek.
Yulluk : Sapanın taş konacak yeri.
Yüklük : Musandra. Yorgan ve yastık gibi örtülerin konulduğu yer.
Yüğrülmek : İneğin ve keçinin döl alması.
Z
Zattı : Esasen.
Zapıramak : Koşmak.
Zeballah : İri yarı.
Zehir zıkkım : Acı mı acı, beddua olarak kullanılır.
Zıbın : Üç etek, entari.
Zıngazınk : Lebaleb, ağzına kadar dolu.
Zukkum olsun : Haram olsun.
NOT: Sayfanın hazırlanmasında emeği geçen Hasan ÖZALP' a teşekür ederiz.